Aytuğ Türkkan yazdı...

  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevine Cevdet Yılmaz getirildi.. Bu görevdeki şahıs, Kıbrıs işlerinden de direkt olarak sorumlu olduğu için kuşkusuz bizler için ayrı bir öneme sahip oluyor.. 
   Açıkça ‘Cevdet Yılmaz bizim için bir şanstır’ diyorum.. Eminim bu noktadan sonra yazıya devam etmeyecek, içeriği okumadan tepki gösterenler olacaktır ama onları zaten kaale almayalı çok uzun zaman oldu… 
   Neyse devam edelim, neden ‘şanstır’ bilir misiniz; çünkü Cevdet Yılmaz daha siyasete atılmamışken de Kıbrıs’taydı, Kıbrıs’ı ve ekonomisini biliyordu.. Kıbrıs mesaisi yeni değil yani… İşte o nedenle oldukça şanslı olduğumuzu düşünüyorum… 
   Devlet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı’nın yanı sıra Kalkınma Bakanlığı görevlerinde bulundu. Ama Kıbrıs ile mazisi daha da eski… 
   Türkiye Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman olarak görev aldığı dönemde Kıbrıs’ta DPÖ müsteşarlarıyla birlikte mesai yapma şansını yakaladı. İşte benim için en önemli nokta burasıdır..
   Çünkü Cevdet Yılmaz sadece bugünü değil, Kıbrıs Türk ekonomisinin dününü de bilen bir kişidir…
   Yaşanılan sıkıntıları sadece bir siyasetçi gözlüğüyle değil, uzman bir planlamacı olarak da değerlendirebilecek noktada bir şahsiyettir.. 
   Zaman zaman Kıbrıs’taki siyasi ve ekonomik ortam, Türkiye ile imzalanan işbirliği anlaşmalarının berhava olmasına neden oldu. Özellikle Türkiye siyasetinde ve o disiplinli bürokrasisinde bunları anlatmak ya da anlamak gerçekten çok kolay değildi..  İşte bu noktada Cevdet Yılmaz’ın hem bir bürokrat, hem bir siyasetçi olarak konuları değerlendireceğini öngörüyorum ve bunun büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.
   Cevdet Yılmaz şansını iyi değerlendirmek hükümetimizin elindedir… 
   İşte bu noktaya dikkat çekmek istiyorum.. Evet; Kıbrıs ne siyaset olarak, ne de ekonomik yapı olarak Türkiye’ye benziyor.. Çok farklı bir kültürel yapı ve yaşam pratiği var, ekonomik alışkanlıklar da keza öyle… 
   Ülkemizin siyaseten tanınmamış olması durumu var ki; tüm parametreleri alt üst eden bir durum… Güney ile sınır komşusu olmanın zaman zaman avantajları, zaman zaman da dezavantajları var!
   Kamudaki hantallığımız, yasalarımızdaki sıkıntılar da cabası… İşte tüm bu realiteleri göz önünde  bulundurabilecek bir isimdir Cevdet Yılmaz… 
   O zaman hükümetimize düşen görevler / ödevler vardır; Cevdet Yılmaz ile aşmakta zorlandığımız tüm bu sıkıntıları birlikte çalışarak aşabileceğimiz bir ortam yaratılmalıdır. Bunun için de başlıca işimiz Mali ve Ekonomik İşbirliği Protokolü’nde attığımız imzalara sahip çıkmak olmalıdır. 
   Protokolde yazılan bir çok madde bazı zümreleri rahatsız edebilir, eylemlere, tepkilere neden olabilir. İşte tam da burada dirayetli bir siyasi duruş sergilemek elzemdir. Çünkü kişisel ve zümresel çıkarları korumaktan bu hallere geldiğimiz aşikardır!.. Artık toplumun genelinin çıkarlarını koruyacak adımlar atılması gerekmektedir ve bunun da gerekleri protokolde tek tek yazmaktadır… 
   Ekonomide çok kırılgan bir dönemden geçiyoruz.. Sıkıntılı günler yaşıyoruz.. Bu zor dönemi ancak Anavatan Türkiye ile prensipler çerçevesinde birlikte hareket ederek aşabileceğimiz bir gerçektir. 
   İşte bundan dolayı Hükümetimiz ve Cevdet Yılmaz başkanlığındaki geniş ekip artık Kıbrıslı Türklerin hem siyasi, hem de ekonomik darboğazdan çıkabilmesi için koordineli ve prensiplere uygun bir şekilde çalışmasını sağlamalıdır..       
   Aksi Kıbrıslı Türk toplumu için yıkımdır!