Aytuğ Türkkan yazdı...

Geç kalmış bir yazı.. Ama geçerliliğini koruyor.. O nedenle geç olsun güç olmasın diyerek başlıyorum:

Siz hala Ayfilon’da gün doğumu izlemediniz mi? İzlememişseniz çok şey kaybetmişsiniz diyerek girişi yapayım..

Havalar henüz çok ısınmamışken genelde her mayısta arkadaşlarla çadır kampı yapar doğayla baş başa kalıp keyifli bir 24 saat geçiririz..

Geçmişte Kaplıca’daki halk plajına gider, burada 1 günlük kampımızı yapardık ne var ki geçmişte kötü yerel yönetim performansı ile bu plaj deyim yerindeyse ‘kalıcı karavan’ tecavüzüne uğradı ve temizliğini ve doğallığını kaybetti.

Ülkemizde maalesef karavan yaşamının ne anlama geldiğini bilmeyen çok sayıda karavan sahibi var.. Güzel bir koy görünce karavanı buraya sabitleyip, etrafını çevreleyip orayı kendine özel bir yazlık eve çevirme kültürü yerleşmiş!  Bir nevi ganimet kültürünün sahillerde vücut bulmuş hali diyebiliriz! Buna kaymakamlıklar, belediyeler ve hatta çevre örgütleri göz yumunca maalesef koylarımız da mahvoluyor.

Buna bir de otellerin koyları kapatması eklenince, sıkıntı daha da büyüyor. Bu noktada etkin belediyecilik ön plana çıkmalı ama henüz bu konuda bir kaç istisna hariç çok iyi örneklere sahip değiliz!

Yazıma böyle bir giriş yapmamın bir nedeni var, kamp için son yıllarda sürekli gittiğimiz Karpaz’daki Ayfilon sahilinden ve buradaki büfeyi işleten sevgili Ercan’dan bahsetmek istiyorum..

Ayfilon muhteşem sahili, orayı sürekli serin tutan rüzgarı, manzarası ve doğal güzelliği ile adeta bir cennet..

Karpaz’da birçok sahiplenilmemiş ve insanların vahşi kullanımına terk edilmemiş harika koylar mevcut. Ayfilon’un buralara göre bir şansı var; Ercan Zengin!..

Ercan,  Karpaz’ın evladı.. 7  çocuğunu bu köyde toprak ekip biçerek ve yaz dönemimde Ayfilon’daki büfeden kazandığıyla geçindiriyor..

Ayfilon’da çadır kurduk mu sağ olsun her bir eksiğimizi kapatmak için büyük çaba sarf ediyor. Ekonomik olarak kendisine bir katkımız da olmuyor, aksine ısmarladığı kahvelerle zarar bile veriyoruz ama ne bize, ne de herhangi bir konuğuna bir kere bile ters cevap verdiğini, kötü davrandığını görmedim.

Çok sayıda yabancı geliyor Ayfilon’a.. Her konuğunun en iyi hizmeti alması için uğraş veriyor. Ve her yıl da bütçesi nispetinde büfesini, sahili yenileyip hizmet çıtasını yükseltiyor.

“Belediyeden, hükümetten katkı var mı” diye soruyorum; gülüyor konuşmak istemiyor.. Ama o gülüş net bir cevap aslında!

Sohbet ederken ülkedeki her sahile göz dikmiş olan büyük inşaat şirketlerinin Ayfilona da göz koyduğunu söylüyor.. Kira kendisinde olduğundan çok ciddi meblağlarla geliyorlar Ercan’a.. Bu doğa harikası ve herkese açık olan güzelim sahilin bir büyük şirketin eline geçme tehlikesi yaşanıyor.. Gerçi Ercan “Ağabey burası benim hayatım” diyerek teklifleri püskürttüğünü söylüyor ama yine de tehlikenin boyutu ciddi diye düşünüyorum..

Ve buradan gerek merkezi hükümetin ilgililerine gerekse de yerel yönetime çağrıda bulunmak istiyorum: Ercan’a ve Ercan gibi olanlara destek olun, her güzel yerin zengin insanların kullanımına verilmesinin önüne geçecek kimi tampon uygulamalar düşünün.. Aksi takdirde orta vadede vatandaşın keyifle vakit geçireceği bir koy da kalmayacak!