Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...

Kim ne derse desin, atalarımız Anadolu’dan göç edip bu küçük adaya gelen insanlardır… Kimilerimiz inkar etse de biz Kıbrıs Türkleri Anadolu evladıyız… O Anadolu ki bağrından Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lideri çıkarmıştır…Ne büyük gurur..

Kan ve gözyaşının, korkusuzca yaşanan savaşların anavatanıdır Anadolu… Nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış, nice hikayelere, efsanelere konu olmuştur..

Ama en güzel hikaye, en anlamlı destan Atamızın imzasını taşır..

1923 yılında bir ‘mavi gözlü bir dev’, benliğindeki özgürlük ateşini harlayıp, korkusuzca bir mücadeleye atıldı… Ne Anadolu’yu parsel parsel paylaşan batılı devletler, ne de koca imparatorluğu diz çöktüren padişahlar O’nun mücadele ruhuna engel olabildi..

Korkusuzca başlattığı Kurtuluş Savaşı’na omuz veren bir avuç silah arkadaşı ve O’nu bağrına basan Türk halkı, yetişkin erkeklerinden gencecik bireylerine, kadınından çocuklarına kadar imkansızlıklar içerisinde dünyaya kafa tuttu… Ne mutlu bize ki; özgürlüğü için gözünü kırpmadan ölüme giden şanlı Türk milletinin bir ferdiyiz..

Gazi Mustafa Kemal’in açtığı yolda bugün 100’üncü gurur yılını yaşıyoruz… O’nun, çağdaş medeniyetler seviyesini yakalamak için attığı adımlar Kıbrıs Türkleri tarafından harfiyen yerine getirilmiş, O’nun devrimleri daha Anadolu’ya yayılmadan bu küçük adada sorgusuz sualsiz hayat bulmuştu…

İşte bugün yaşadığımız bu özgür ortam Gazi’nin Kurtuluş Savaşı’nda sergilediği ruhun 1963-1974 arasında Kıbrıs’ta vücut bulmasıyla mümkün olmuştur..

Ve Gazi Mustafa Kemal’in “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir…” sözü ile hareket eden Karaoğlan Bülent Ecevit, 1974 yılında gözünü karartmış, büyük bir cesaretle Kıbrıs’a Türk askerini çıkarmıştır..

1923’de Gazi Mustafa Kemal’in gösterdiği yolda korkusuzca ilerleyen Türkiye, 1974 yılında Kıbrıs Türkü’nün de özgürlüğe kavuşmasını sağlamıştır…

Tarih yaprakları 2002 yılını gösterdiğinde büyük bir ekonomik buhran ve siyasi çalkantılar içerisindeki Anavatan, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesi ile büyük bir atılımın ilk kıvılcımını yaşıyordu…

22 yıllık sürede ekonomide atılan adımları, bayındırlık, ulaştırma, alt yapı ve sağlık alanlarındaki reformlar izledi.. Terör belasının kökü kazındı… Batıdan teknoloji ithal eden Türkiye gitti, kendi savunma sanayisine sahip olan, İHA-SİHA’lar, helikopter, tanklar vb sistemler üretebilen bir Türkiye geldi..  Kendi bilim adamlarıyla hayat verdiği uydusunu uzaya fırlatan, yazılım mühendislerinin ve uzmanlarının çalışmalarıyla kendi savunma sanayisine sahip, kendi elektrikli arabası TOGG’a hayat veren, spora yaptığı yatırımlarla Dünya ve Avrupa kupalarını Türkiye’ye götürmeyi başaran bir noktaya gelen Türkiye, tüm ekonomik sıkıntılara rağmen coğrafyasının zenginliği, Anadolu insanının çalışkanlığı ve cesur dış politika ataklarıyla artık kendi yüzyılına damga vuracak bir ülkedir..

Güçlü Türkiye, güçlü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti demektir.. İşte tam da bundan ötürü Büyükelçimiz Metin Feyzioğlu’nun söylediği gibi Türkiye yüzyılı sadece Türkiye’nin değil ayni zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de yüzyılı olacaktır.

‘Ne mutlu Türk’üm diyen herkes için kutlu olsun!..