TDP’den yapılan yazılı açıklamada, protokolün, “Kıbrıslı Türklerin egemenliğine açık bir müdahale niteliği taşıdığı, dijital egemenliği, kişisel veri güvenliğini ve ekonomik bağımsızlığı tehlikeye attığı” öne sürüldü.
Protokol kapsamında, KKTC’deki tüm adres, şebeke ve müşteri bilgilerinin Türk Telekom ile paylaşılacak olmasının, yurttaşların kişisel verilerinin ve devlet kurumlarının ağ altyapısı bilgilerinin “yabancı bir şirkete devri” anlamına geldiği savunulan açıklamada, “Bu durum Kıbrıslı Türklerin veri güvenliğini doğrudan tehdit etmektedir.” denildi.
Açıklamada, fiber altyapısı tamamlanan bölgelerde yerel internet sağlayıcılarının 90 gün içinde kapatılmasının, Kıbrıslı Türk şirketleri devre dışı bırakarak, piyasada fiili bir tekelleşme yaratacağı da belirtildi.
“Protokolle birlikte Türk Telekom’un hem yatırımcı, hem işletici hem de denetleyici konumuna getirildiği” ifade edilen açıklamada, “Bu düzenleme, kamu otoritelerinin denetim yetkisini fiilen ortadan kaldırmakta, KKTC’nin iletişim altyapısını Türkiye merkezli bir şirkete teslim etmektedir.” denildi.
Telekomünikasyon Dairesi personeli ve görev alanının yatırımcıya bağlanmasının kamusal kurumların özerkliğini yok ettiği ve Kıbrıslı Türk mühendislerin karar süreçlerinden dışlanmasına neden olacağı ileri sürülen açıklamada, protokolün Meclis onayına sunulmadan, toplumdan gizli bir biçimde hazırlandığı iddia edildi.
Açıklamada, “Fiber altyapı yatırımı elbette bir ihtiyaçtır. Ancak bu yatırım, Kıbrıslı Türk mühendislerin, şirketlerin ve kamusal kurumların dışlandığı, yetkilerin yabancı bir şirkete devredildiği bir zeminde yapılamaz.” ifadeleri kullanıldı.
“Bu sadece teknik bir anlaşma değil Kıbrıslı Türklerin iradesini ve geleceğini doğrudan ilgilendiren siyasi bir meseledir. Egemenliğimiz, yalnızca sınırlarla değil bilgiyle, teknolojiyle ve iradeyle korunur.” denilen açıklamada, partiler, sendikalar, meslek odaları, mühendis birlikleri ve yurttaşlar, ortak bir toplumsal duruş sergilemeye davet edildi.
