CEE'den yapılan açıklamada, Jumilla'da Müslümanların dini bayramlarının kamusal alanda kutlanmasının yasaklanmasının, İspanya Anayasası tarafından korunan ve temel bir insan hakkı olan din ve ibadet özgürlüğünü ihlal ettiği belirtildi.
Açıklamada, Jumilla'da olduğu gibi dinsel gerekçelerle yapılan kısıtlamaların "demokratik toplumlarda var olamayacak bir ayrımcılık biçimi olduğu" ifade edildi.
İspanya Anayasası'nın 16.1 maddesindeki "Kişilerin ve toplulukların düşünce, din ve ibadet hürriyeti, kanunla korunan kamu düzeninin sağlanması için gerekli olandan başka bir sınırlamaya tabi olmaksızın, tezahürlerinde güvence altına alınmıştır." ifadesine işaret edilen açıklamada, "kamu otoritelerinin sadece kamusal düzenin bozulmasına yol açabilecek durumlarda müdahale etmesi gerektiği" savunuldu.
İspanyol Piskoposlar ayrıca, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 18. maddesinin "herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahip olduğunu" hatırlatarak, bu hakkın, kişinin dinini veya inancını değiştirme özgürlüğünün yanı sıra dinini veya inancını bireysel veya toplu olarak, hem kamusal hem de özel alanda, öğretim, uygulama, ibadet ve ayin yoluyla açıklama özgürlüğünü de içerdiğini vurguladı.
Nüfusu 27 bin olan ve 1500 kadar Müslüman'ın yaşadığı Jumilla'da aşırı sağcı Vox partisinin girişimi ve belediye meclisinde iktidarda olan sağcı Halk Partisinin desteğiyle Müslümanların dini bayramlarını kamusal alanda kutlamalarına yasak getirme kararı alınmıştı.
İspanya'da ilk kez Müslümanlara bu tip bir engelleme getirilmesi büyük tepki aldı.
Sol görüşlü partiler, aşırı sağın Müslüman karşıtı (İslamofobik) girişimini sert dille eleştirdi.
Ayrıca Fas Göçmenlerin Entegrasyonu Derneği de "antidemokratik" olarak tanımladığı Jumilla Belediye Meclisinin kararını kınadı.
Bu kararın eşitlik ilkesini ihlal ettiğini savunan dernek, merkezi hükümete "derhal harekete geçmesi" çağrısında bulundu.
El Pais gazetesi de "İslamofobi kurumsallaşıyor" başlığıyla editör köşe yazısında konuyu ana gündemine getirerek, Vox partisinin Jumilla Belediyesinde Müslümanlara yönelik yasaklama girişiminin ulusal bir söylem olduğunu ve sağ görüşlü Halk Partisinin (ana muhalefette, ülkede 1. siyasi parti) aşırı sağa ödün vermeye başladığını belirtti.