Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguin Cuéllar'ın üçlü görüşme teklifini reddetmesine tepki gösterdi. 

Uzman Çavuş son yolculuğuna uğurlandı Uzman Çavuş son yolculuğuna uğurlandı

CTP Lideri Erhürman, “Sn. Tatar'ın, Sn. Maria Angela Holguin Cuellar ile görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamalardan, müzakerelerin başlaması konusunda bugüne kadar ileri sürdüğü "ön şartlar"ı bir kez daha tekrar ettiği anlaşılıyor. "Müktesep haklarımızın kabul edilmesi", "egemen eşitliğin ve eşit uluslararası statünün teyit edilmesi". "Müktesep haklarımız" veya daha önce kullanıldığı şekliyle "özden gelen haklarımız", "egemen eşitlik", "eşit uluslararası statü" kavramlarıyla tam olarak ne kast edildiğini, somut olarak ne istendiğini daha önce defalarca sorduk. Hiçbir sorumuza anlaşılır bir yanıt alamadık" ifadelerini kullandı. 

Erhürman, "Hadi bunları geçtik. Sn. Holguin Cuellar üçlü görüşme teklif etmiş ve Sn. Tatar bunu reddetmiş. Üçlü görüşme müzakerelerin başlaması anlamına gelmiyor. Üçlü görüşme olduğuna göre, BM şemsiyesi altında bu görüşmenin iki toplum lideriyle yapılacak bir görüşme olduğu da aşikar. Dolayısıyla eşit uluslararası statü açısından da bir sorun yok" dedi. 

"O zaman neden reddediyor Sn. Tatar böyle bir görüşme ve belki daha doğru terimle diyaloğu?" diye soran Erhürman, açıklamasına şöyle devam etti:

"Neyse savunduğunuz, özgüvenle girersiniz bu diyaloğa ve muhatabınızın önünde anlatırsınız. Ama bunu bile "kahramanca" reddediyor ve Sn. Holguin Cuellar'ın raporunun Kıbrıslı Türklerin lehine olması konusundaki dilek ve temennilerinizi açıklıyorsunuz.

Kıbrıs Türk halkı, iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayanan federasyon temelindeki çözüm iradesini, egemenliğin iki toplumdan eşit biçimde kaynaklanması, iki eşit kurucu devletin varlığı, kurucu devletlerin yetkilerini egemence kullanması ve federal devlette yetkilerin siyasi eşitlik temelinde paylaşılması çerçevesinde defalarca ortaya koymuştur. Ve bu irade aslında tam da bugünkü eşitsizliği eşit uluslararası statüye kavuşturma, siz dahil herkesin şikayetçi olduğunu söylediği statükoyu dönüştürme iradesidir.

Buradan hareketle aynı iradeyi ortaya koymayan Kıbrıs Rum toplum liderliğine "çözüm isteyen taraf" statüsünü altın tepside hediye edecek adımlar atılması, hele de bunun eşit uluslararası statü çerçevesinde gerçekleşeceğinden kimsenin kuşku duymayacağı bir diyaloğu bile reddetme noktasına vardırılması, ne Kıbrıs Türk halkının tarihsel pratikle bezenmiş özgüveniyle, ne haklarıyla, ne çıkarlarıyla, ne iradesiyle, ne de Kıbrıs'taki iki eşit kurucu ortaktan biri olmaktan kaynaklanan eşit uluslararası statü mücadelesiyle bağdaşır!”