“20 Ekim sabahı itibarıyla derin bir nefes alacağımız, 'bir şeyler yapabiliriz' diye bakacağımız bir güne uyanacağız." diyen Erhürman, Cumhurbaşkanlığının, daha önce hangi partiyle çalışmış olursa olsun, bu toplumun yetişmiş tüm kesimleriyle 24 saat ciddiyetle çalışan bir kurum olacağını vurguladı.
Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik diplomasi ve diyalogun önemine dikkat çeken Erhürman, müzakere öncesinde Birleşmiş Milletler’in verdiği sözlere sahip çıkması yönündeki taleplerine vurgu yaptı.
Türkiye ile ilişkilere değinen Erhürman, Türkiye’nin garantör ülke olduğunu hatırlatarak, “Türkiye ile istişaresiz müzakere masası yaşayacak bir Cumhurbaşkanı yok, olmayacak da.” dedi. Farklı görüşlere sahip olmanın doğal olduğunu belirten Erhürman, önemli olanın bu farklılıkların konuşulabilmesi olduğunu ifade etti.
İki devletli çözüm kararının Meclis’e taşınmasını seçim sürecinde “ciddiyetle bağdaşmayan” bir hamle olarak nitelendiren Erhürman, “Bu dönemde meclisi böyle bir şeye alet etmeye kalkmak Cumhurbaşkanlığı seçimleri açısından bir manevradır.” değerlendirmesinde bulundu.
Erhürman, “Kıbrıs Türk halkı yeniden kendisiyle, ülkesiyle ve kurumlarıyla gurur duyacak.” dedi.
Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, seçim kampanyasının temel mesajlarını ve vizyonunu anlattı.
- “Üç temel fonksiyon alanında yerine getirmemiz gerekenler var”
Erhürman, sorulara yanıtında, Cumhurbaşkanlığı makamının Kıbrıs Türk halkı için son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, Türkiye dışında bir devlet tarafından tanınmamasından dolayı KKTC’nin dünyayla tüm ilişkisinin Cumhurbaşkanlığı üzerinden kurulmak zorunda olduğunu kaydetti.
Bu noktada üç temel fonksiyon alanında ciddiyetle yerine getirilmesi gerekenler olduğunu belirten Erhürman, bunları şöyle sıraladı:
“Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne ilişkin müzakere masasının kurulması, müzakere masasının kurulamadığı durumlarda geçiş noktaları, karma evliliklerden doğan çocukların hakları, Yeşil Hat gibi hayatı etkileyen konuların ele alınacağı ‘görüşme masası’nın oluşturulması ve mevzuatın çerçevesindeki yetkiler dahilinde Cumhurbaşkanlığının tarafsız bir şekilde çalıştırılması.”
- “Artık herkes beni tanıyor, eşitlik konusunda hassasiyetimi biliyor”
Erhürman, kendisini daha önce desteklemeyen bazı kesimlerin bu süreçte açıkladıkları desteğe dikkat çekerek, bu yola ilk girdiklerinde halka çağrıda bulunup “Gelin yol arkadaşı olalım, bu yolu birlikte yürüyelim.” dediklerini anımsattı. Süreç içerisinde bu davete halkın, kanaat önderlerinin, sivil toplum örgütlerinin ve siyasi partilerin karşılık verdiğini belirten Erhürman, başbakanlık ve muhalefet deneyimine atıfta bulunarak, halkın artık kendisini tanıdığını ve eşitlik ile liyakat konularındaki hassasiyetini bildiğini söyledi.
İnsanların bir değişim talep ettiğini ve bu talebe karşılık verecek noktada olduklarını vurgulayan Erhürman, "Mümkün olduğunca herkese ulaşabilmek, herkese dokunabilmek için uğraşıyoruz. Ülkeyi karış karış dolaşarak insanlarımızla bir araya gelmeye çalışıyoruz." dedi.
- “Makamın ciddiyeti işi yapmakta ortaya çıkacak”
Erhürman, Cumhurbaşkanlığı makamının “sürekli bir espri malzemesi” olmaması gerektiğini belirterek, makamın ciddiyetinin yapılan işle ortaya çıkacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı’nın hangi partiye oy vermiş olursa olsun herkese ve toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede olması gerektiğini de kaydeden Erhürman, “halkın evi” olarak nitelendirdiği Cumhurbaşkanlığının halka açık olmak zorunda olduğunu, bunun bir lütuf değil, Anayasa’nın gereği olduğunu söyledi.
- “Sıfır müzakere” eleştirisi
Son beş yıla ilişkin değerlendirmesinde Erhürman, “İlk defa beş yıllık bir dönem geçirdik ki kapsamlı çözüm açısından hiç müzakere olmadı. Önceki dört cumhurbaşkanı döneminde müzakere masalarında bulunuldu. Bu dönemde bir tek yeni geçiş noktası dahi açılmadı. Var olan kapılardaki sıkıntılar bile çözülemedi, geçişler zulme dönüştü." dedi.
İç politikaya da değinen Erhürman, mevcut Cumhurbaşkanı’nın "içeride yetkim yok" anlamına gelen bir söylem kullandığını, ancak Anayasa'ya göre Cumhuriyet Güvenlik Kurulu'nun başı olduğunu hatırlattı. Erhürman, bu süreçte suikast silahlarının bulunması, gazetecilere yönelik tehditler, çeteler ve uyuşturucu gibi konularda yaşanan artışa dikkat çekerek, “Cumhurbaşkanı’nın bir etkisini göremedik. İnsanlar kendini güvende hissetmiyor.” ifadelerini kullandı.
Erhürman, Cumhurbaşkanlığının aynı zamanda liyakatin bekçisi olması gerektiğini, ancak liyakat konusunda çok ciddi bir sorun olduğu konusunda herkesin hemfikir olduğunu kaydetti.
- "Türkiye ile farklı görüşler doğal, istişare esastır"
Türkiye ile ilişkilere dair çıkan tartışmalara da değinen Erhürman, "Farklı görüşlere sahip olunmasını bile daha teyit etmiş değiliz. Kavramlar üzerinden konuşuyoruz. Kavramlar üzerinden ne kadar konuşursanız, anlaşmazlığın devamlı olmasını garanti altına alırsınız." dedi.
Dört eski cumhurbaşkanının da müzakere masasında Türkiye ile istişare içinde olduğunu hatırlatan Erhürman, "Türkiye ile istişaresiz müzakere masası yaşayacak bir cumhurbaşkanı yok bu ülkede, olmayacak da. Bunun tek sebebi özel ilişkiler değil, hukuki bir sebebi de var: Türkiye Cumhuriyeti garantör devlettir." ifadelerini kullandı.
Kendisinin farklı dönemlerde Türkiye’deki iktidar ve muhalefet partileriyle görüştüğünü belirten Erhürman, "O görüşmelerde kavgalar mı çıktı? Farklı görüşler doğaldır, onlar üzerinden konuşmaya devam ettik. Önemli olan, farklı düşüncelerin ilişkileri olumsuz etkileyecek boyuta dönmemesidir." diye konuştu.
- Meclise “iki devletli çözüm” çağrısı… “Ciddiyetle bağdaşmıyor”
Erhürman, Tatar’ın çağrısı üzerine Kıbrıs sorununa “İki Devletli Çözüm” konusunda karar önerisinin Meclis Komitesi’ne getirilmesine ilişkin soruya da yanıt verdi. Seçim döneminde bu konuların Meclis üzerinden gündeme getirilmesinin “ciddiyetle bağdaşmadığını” belirten Erhürman, “Herhangi bir dönemde bu konu ele alınabilecekken, şimdi meclisi böyle bir şeye alet etmeye kalkmak aslında Cumhurbaşkanlığı seçimleri açısından bir manevradır.” dedi.
Bunun gündeme getirilmesini bile “son derece ciddiyetsiz” olarak nitelendiren Erhürman, Cumhuriyet Meclisi’nin önemine ve saygınlığına vurgu yaparak, “Kurumlara olan inanç ve saygının gerilemesi, devletle olan inanç ve saygının gerilemesidir. Ancak bunu farkına bile varamayacak bir ciddiyetsizlik var ortada. O yüzden ben hep söylüyorum: Kıbrıs Türk halkı yeniden kendisiyle, ülkesiyle ve kurumlarıyla gurur duyacak.” ifadelerini kullandı.
- “Diplomasi ve diyalog kolay değil, ama mücadele şart”
Rum tarafının tutumuna ilişkin suçlayıcı açıklamalara da değinen Erhürman, sadece açıklama yaparak konunun kapatılmasını eleştirdi. Erhürman, “Bu çok kolaycı bir yaklaşım. Dünyanın neresinde uzlaşmazlık olan alanlarda diplomasi ve diyalog kolaydır ki?" dedi.
"Karşınızda sizin haklarınızı ihlal ettiğini düşündüğünüz bir zihniyet olduğunu söylüyorsanız, tam tersine daha fazla diplomasi ve diyalog yollarını kullanarak mücadele etmeniz gerekiyor." diyen Erhürman, şöyle devam etti:
"Örneğin, karma evliliklerden doğan çocuklarımızın AB vatandaşlığı ihlal ediliyor. 'İşte Rum zihniyeti’ deyip geçmek bana ne kazandırıyor? Hak orada, ihlal devam ediyor. Cumhurbaşkanlığından beklenti, bunun için mücadele etmesidir. Diyalog ve diplomasi yoluyla mücadele edecek tabii, ne yapacak başka? Hiç mücadele etmezseniz hiçbir şey elde etmeyeceğiniz açıktır."
- "BM sözlerine sahip çıkmalı, önce görüşme masasında bunu beyan etmeli"
Müzakere süreci hakkında geçmiş tecrübelerden ders çıkarılması ve bölgesel gelişmelerin dikkate alınarak bir strateji belirlenmesi gerektiğini ifade eden Erhürman, “Müzakere olsun diye müzakere etmek istemediklerini, çözüme ulaşmak için müzakere etmek istediklerini” söyledi.
Erhürman, "Bu dönemde biz daha önce hiç yapılmamış bir şeyi söyledik: Önce Birleşmiş Milletler'in kendi sözlerine sahip çıkacağını beyan etmesini istiyoruz." dedi ve bu dört unsuru şöyle sıraladı:
“Siyasi eşitliğin kabul edilmesi, takvimlendirme, sonuç odaklı bir müzakere masası kurulması ve masadan kaçılırsa uluslararası toplumun tavrının baştan taahhüt edilmesi.”
- Cumhurbaşkanı olarak icraatlar
Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda ilk icraatlarına ilişkin soruyu da yanıtlayan Erhürman, şu hedefleri paylaştı:
"Birinci yapılması gereken, Cumhurbaşkanlığında çalışacak ‘masalar’ dediğimiz ekiplerin oluşturulması. Mülkiyet, geçişler, vatandaşlık ve müzakerelere hazırlık gibi konularda uzman ekipler hemen çalışmaya başlayacak. İkincisi, en hızlı şekilde Cumhuriyet Güvenlik Kurulu toplanacak. Ülkeye girişler, nüfus meselesi, üçüncü ülke vatandaşları, silah, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı iddiaları masaya yatırılacak. Üçüncüsü, Türkiye Cumhuriyeti ile hemen istişareye geçilecek.”
- “Değişime şans verilmesi gerekiyor”
Seçimi boykot edeceklerine yönelik bir çağrısı olup olmadığı sorusuna Erhürman, "Bu karara saygılıyım çünkü bu da bir karardır. Demokrasi, herkesin zorla sandığa gitmesini şart koşan bir rejim değildir." dedi. Erhürman, ancak şu görüşünü de ekledi:
"Eğer bir şeyi beğenmiyorsak, onun değişmesi gerektiğini düşünüyoruz demektir. Bunun için de bence değiştirilmesine bir şans verilmesi gerekiyor. Sandığa gitmezseniz, var olanın aynen devam etmesi ihtimaline de katkıda bulunmuş olabilirsiniz."
- "20 Ekim sabahı farklı bir şeyle karşı karşıya olacağız"
"20 Ekim sabahı uyandığınızda, bugüne kadarki beş yıldan farklı bir şeyle karşı karşıya olacağımızı bileceğiz. Derin bir nefes alacağımız, 'bir şeyler yapabiliriz' diye bakacağımız bir güne uyanacağız.” diyerek sözlerini tamamlayan Erhürman, Cumhurbaşkanlığının bu toplumun yetişmiş, katkı koymak isteyen tüm kesimleriyle birlikte 24 saat çalışan bir kurum olacağını vurguladı.