“Kamu Hizmeti Komisyonu (sınavına) giren çocuklarımız yazılıda kendileri başaracak, sözlüde de biz Cumhurbaşkanımızla elimizden gelen desteği kendilerine veririz”. Sn. Tatar’a destek toplantısında böyle demiş Sn. Üstel.

Sn. Tatar da yanında otururken üstelik!

“Cumhurbaşkanlığı yalnızca Kıbrıs sorunu ile ve dışarıdaki işlerle ilgilenmeyecek, içeride de görevleri var. Bu ülkede kamu yönetimine liyakati hakim kılacağız” dediğimizde kızmışlardı.

Cumhurbaşkanı’nın içeride işi yok diyerek kızdıkları sanıldı. Meğerse kızdıkları “liyakati hakim kılacağız” kısmıymış!

Kamu Hizmeti Komisyonu üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanır.

Seçim vaadi ne? “Yazılıyı siz geçin, sözlüde Cumhurbaşkanımızla elimizden gelen desteği veririz”. Yani sözlüde torpil!

Bugüne kadar yapabildi, yapamadı ayrı konu! Bunu söylediğiniz anda, Kamu Hizmeti Komisyonu’na güveni sarsarsınız. Çocuklarımızın adil değerlendirmeye tabi tutulacaklarına olan inancını bitirirsiniz.

Sonra çocuklarımız “bu ülkede adalet yok. Ben bu ülkede yaşamak istemiyorum” derler. Sonra, bu halk, gençlerimiz, kurumlarımızla gurur duymayı bırakın, onlara olan saygısını, inancını yitirir.

Üstel: “UBP’nin kararı hem sözde hem de özdedir”
Üstel: “UBP’nin kararı hem sözde hem de özdedir”
İçeriği Görüntüle

Hiçbir gencimiz endişe etmesin. Yurdundan umudunu kesmesin. Kurumlarımızda adalet ve eşitlik ilkelerine uygun biçimde hizmet veren insanlarımız da üzülmesin, endişe etmesin.

19 Ekim’den sonra liyakat, adalet ve eşitlik belirleyici olacak. Hiç kimsenin hakkı yenmeyecek. Ve bu halk yeniden kendisine, ülkesine, kurumlarına güvenecek. Bu halk yeniden, kendisiyle, ülkesiyle, kurumlarıyla gurur duyacak.

Çocuklarımız, gençlerimiz morallerini bozmasınlar. Bu halk çocuklarının emeğini çaldırmayacak. Çocuklarına haklarının lütuf gibi sunulmasına izin vermeyecek.

Bu halk çocuklarından, gençlerinden asla vazgeçmeyecek…"