CTP tarafından yapılan yazılı açıklamada “Meselelerin ve bunlarla ilgili iş ve işlemlerin gerekçelerinin kamuoyuna şeffaf biçimde açıklanmaması ciddi bir tedirginlik yaratmış; insan hakları ihlallerini de beraberinde getirmiştir” denildi.
CTP açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Evrensel hukuku umursamayan, Kıbrıs meselesini bir gerilim siyasetine dönüştüren, diyalog ve diplomasiye kapılarını kapatan, insan haklarını kendine ilke olarak benimsemeyen bu anlayış; adanın tümünde her iki yönetim eliyle topluma dayatılmıştır. Bu şu anki yönetim ve siyaset zihniyetinin iflasıdır. Güney'de mülkiyete bağlı davaları yakından takip ettiğimiz gibi, Kuzey'de yargılanan beş Kıbrıslı Rum’un hükümsüz tutuklu olarak yargılanma sürecini de takip ediyoruz. Bu süreçlerin uzaması, toplumda bu davaların hukuki değil siyasi amaç ve iddialarla sürdürüldüğü algısını güçlendirmektedir. Bu algı, Kıbrıs Türk Halkı'nın en çok inandığı ve güvendiği değerlerden biri olan yargı bağımsızlığına da gölge düşürmektedir.
CTP olarak yıllardır vurguladığımız gibi, hukukun siyasetin aracı haline getirilmesi, toplumlararası güveni zedelemekte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde elde ettiğimiz kazanımları riske atmakta ve Taşınmaz Mal Komisyonu’na yapılan başvuruları geriletmektedir. Bu gelişmeler, doğrudan Kıbrıslı Türklerin aleyhine sonuçlar doğurmaktadır.
Aynı bağlamda, yıllardır gündeme getirdiğimiz kelepçe uygulamaları da toplumda derin yaralar açmaya devam etmektedir. Temel kuralın ‘kelepçe takılmaması’ olduğu, yalnızca kaçma riski bulunan veya kendine ya da başkasına zarar verme ihtimali olan kişilere istisnai bir tedbir olarak uygulanması gerektiği defalarca dile getirilmiş, hükümet ve polis yetkilileri de bu konuda halka teminat vermiştir. Buna rağmen, yurt dışından dönerek polise yardımcı olan, üstelik mesleği avukatlık olan bir yurttaşımızın teminat duruşmasına çıkarılırken kelepçelenmesi, insan haklarına saldırı olduğu kadar, açık bir itibarsızlaştırma girişimidir.
Toplumun hafızasında halen taze olan ‘kelepçe takılanlar ve takılmayanlar’ ayrımı adalet duygusunu zedelemekte, hukuka ve kurumlara güveni sarsmakta, insan onurunu zedelemektedir.
Bugün en varlıklısından en yoksuluna herkesin içinde büyüyen kaygının sorumluları vardır ve onlar hesap vermek zorundadır. Toplumsal uzlaşı, bu başarısız siyasetin son bulması ve yeni bir geleceğin inşasıdır”.
Açıklamada ayrıca, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin “Hukukun siyasetin gölgesinde kalmasına izin vermeyeceği”, “İnsan hakları ve yargı bağımsızlığının, her koşulda korunması gereken evrensel değerler olduğu” ve “Toplumlararası güvenin zedelenmesine yol açacak uygulamaların, Kıbrıs Türk halkının çıkarlarına doğrudan zarar verdiği” kaydedildi. CTP’nin bu anlayışa son vereceği ve dünyada ciddiye alınacak, saygı görecek, halkın bütününü temsil edecek yeni bir liderlik ile bu kısır döngüyü kıracağı belirtildi.