Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Eğitim Komitesi, seçim telaşının, eğitimde derin yaralar açmaya devam ettiğini belirterek, sorunlara dikkat çekti.

Komiteden yapılan yazılı açıklamada, yeni eğitim dönemin başlamasına sayılı günler kaldığı ancak okulların olumsuz koşulları ve eğitim sisteminde yaşanan sorunlara yönelik etkin, verimli ve tüm boyutları ile planlanmış-programlanmış bütünlüklü bir hazırlık sürecinin başlamadığı ifade edildi.

“Ne yazık ki ülkeyi yönettiğini iddia edenler, oy toplama telaşıyla eğitimde derin yaralar açmaya devam ediyor.” denilen açıklamada, partizanlıkta sınır tanınmadığı, eğitimin iç kavgalara alet edildiği kaydedildi.

Sırf bu nedenle geçen yıl kamu okullarının bir hafta geç açıldığı belirtilen açıklamada, “Bu yıl da aynı şeyi yapıyorsunuz. Okullardaki öğretmen açığını ‘geçici öğretmen’ atamakla çözebileceğinizi sandınız ama yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Eğitimi siyasi emellerinize alet ettiniz, bitirdiniz.” denildi.

Eğitim yılının başlamasına bir hafta kalmasına rağmen okulların en az yüzde 30’unun açılacak durumda olmadığı ifade edilen açıklamada, “Ciddi risk içeren okul binaları için güçlendirme ve/veya yeniden yapılması gereken okulları tamamlayamadınız. Bunun yerine kaynakları çok farklı yatırımlara yönlendirmeyi tercih ettiniz.” denildi.

-“Konteyner sınıflar normalleştirildi”

Acil durumlar için düşünülen konteyner sınıfların normalleştirildiği kaydedilen açıklamada, şöyle devam edildi:

Korgeneral Bedrettin Demirel'in oğlu, gelini ve torunu Kıbrıs TMT Mücahitler Derneğini ziyaret etti
Korgeneral Bedrettin Demirel'in oğlu, gelini ve torunu Kıbrıs TMT Mücahitler Derneğini ziyaret etti
İçeriği Görüntüle

“Neredeyse tüm okulları bu konteyner sınıflarla doldurdunuz. Hatta sadece konteyner yapılardan oluşan okullar bile yaratmaya başladınız. Hiçbir uyarıya kulak asmadınız, çocuklarımızı, toplama kamplarını andıran konteyner yapılara mahkûm ettiniz.

İş insanlarımızın katkıları ile sisteme dahil edilen okullar da kalabalık sınıflara çare olamadı. Tıklım tıkış sınıflarda öğrenim yapmayı kamu okullarının kaderi haline getirdiniz. Nüfus politikasızlığı, eğitimde öngörülebilir olmayı da köreltti.”

Açıklamada, öğrenci taşımacılığını daha güvenli hale getirmek için adım atılmadığı, okulların atölye, laboratuvar, oyun alanı ortamları için de hiçbir şey yapılmadığı ifade edildi.

“Kantin-kafeterya” koşullarını, alt yapı olanaklarını geliştirmeden haftanın iki günü yapılacağı duyurulan “tam gün eğitim” uygulamasının kaosa çevrildiği savunulan açıklamada, okullarda yaşanan şiddet ve zorbalık olayları yokmuş gibi davranıldığı, bu konuda tek bir uygulama, anlamlı tek bir program hayata geçirilmediği kaydedildi.

Öğretmenin meslek statüsünün yerle bir edildiği, itibarsızlaşmasına seyirci kalındığı hatta körüklendiği ileri sürülen açıklamada, “Özel Gereksinimli Bireylerin Eğitimi Yasası” kapsamında çıkartılması gereken tüzükler konusunda da üç yıldır hiçbir şey yapılmadığı belirtildi.

-“Orta-öğretimdeki eğitim kalitesinin düşmesinin, yükseköğretimde de ciddi sıkıntılar yarattığını bir türlü göremiyorsunuz”

Açıklamada, öğretmenin değerlendirmesi hiçe sayılarak, Bakanlar Kurulu kararı ile öğrencilere sınıf geçirildiği iddia edilerek, eleştirildi. Yapılması gerekenin öğrenci başarısını daha objektif, adil ve kapsamlı bir şekilde ölçecek, eğitimin hedeflerine ulaşıp-ulaşamadığı konusunda nitelikli veri sağlayacak iyi yapılandırılmış bir ölçme ve değerlendirme sistemi kurmak olduğu belirtilen açıklamada, “Orta-öğretimdeki eğitim kalitesinin düşmesinin, yükseköğretimde de ciddi sıkıntılar yarattığını bir türlü göremiyorsunuz.” denildi.

İhtiyaç analizi yapılmadan, öğretmenin itibarını zedeleyen anlayışla hizmet içi eğitimler düzenlendiği kaydedilen açıklamada, hizmet içi eğitimlerin, gelişi güzel değil, ihtiyaç analizine dayalı, profesyonel anlayışla, içeriğe uygun yöntem ve tekniklerle düzenlenmesi gerektiği ifade edildi.

“Bir ‘sektör’ olarak gördünüz yükseköğretimi bitirme noktasına getirdiniz.” denilen açıklamada, sahte diploma iddialarının, akademik denetim eksikliklerinin, kalite güvencesi mekanizmasının olmamasının dikkate alınmadığı savunuldu.

-“Üniversiteler kaderine terk edildi”

Hem ekonomik hem de eğitim kalitesi açısından üniversitelerin kaderine terk edildiği kaydedilen açıklamada, “niceliksel büyüme hedeflenip, eğitim kalitesinin giderek düşmesine sessiz kalındığı, nitelik anlamında üniversitelerin erozyona uğramasına çanak tutulduğu” ifade edildi.

“Bütün bu sorunlar yokmuş gibi bir de öğrencileri kutuplaştırmaya, ötekileştirmeye, toplumu ayrıştırmaya çalışıyor, çocuklarımız üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışıyorsunuz.” denilen açıklamada, eğitim sorunlarını çözmek yerine oy toplama telaşına düşüldüğü belirtildi.

Eğitimde bu kadar sorun varken, Cumhurbaşkanı’nın binlerce öğrenciyi, veliyi ve öğretmeni ilgilendiren bu konulardaki sessizliğinin de kabul edilebilir olmadığı ifade edilen açıklamada, “Kamu okulları sizin oyuncağınız değildir. Çocuklarımızı, gençlerimizi, bu toplumun geleceği sizin siyasi hesaplarınıza kurban etmenize izin verecek değiliz.” denildi.

-“Kamusal eğitimde kalitenin artırılması CTP’nin vazgeçilmez ilkesidir”

Kamusal eğitimde kalitenin artırılmasının, CTP’nin vazgeçilmez ilkesi olduğu vurgulanan açıklamada, CTP’nin, yılların birikimi, paydaşlarla birlikte çalışma kapasitesi, bilimsel temelli raporları ve yetkin kadrosuyla, eğitimdeki tüm yapısal sorunlara çözüm üretecek donanımda olduğu kaydedildi.

“Eğitim politikalarımız, pedagojik gerekliliklere dayalı, uluslararası standartlarla uyumlu ve uzun vadeli sürdürülebilirlik ilkeleriyle şekillendirilmiştir.” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Kamusal eğitimin niteliğini artırmayı, okul binalarının güvenliğini ve çağdaş altyapısını sağlamayı, özel gereksinimli bireyler için kapsayıcı eğitim uygulamalarını geliştirmeyi ve öğretmenlerin mesleki statüsünü güçlendirmeyi somut adımlarla hayata geçirmeye hazırız.”