Aytuğ Türkkan yazdı...

“Oğlum Tan’ın üniversite macerası çerçevesinde gittiğim Hollanda’nın Eindhoven kentindeki gözlemlerimi çocuklarını bu coğrafyada okutmayı planlayan ailelere rehberlik yapacak aynı zamanda, yerel ve merkezi otoriteler için de ‘insan odaklı bir şehir nasıl imar edilir’ çerçevesinde ele alınabilecek bir yazıyla anlatmaya çalıştım…”

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve görevimiz nedeniyle evladımın üniversite ilk günlerine tanıklık edemedim, “ilk fırsatta yanındayım babacığım” diyebildim sadece.

Seçim geçti, sağ olsun haber merkezimizdeki kızlarımız da bir bir izin yazınca, bizim ‘ilk fırsat’ anca kasımın ortasına kaldı!

Oğlum Tan, Hollanda’nın Eindhoven şehrindeki Fonty’s Üniversitesi’nde kimya mühendisi olabilmek için ter döküyor. Fırsatı yakalayınca evlat özlemiyle düştük yola, ya Baf’tan direkt ya da İstanbul üzerinden Enidhoven’a ulaşabilecektim, tarihler / fiyat derken İstanbul tercihi yapıp yola koyuldum. Eindhoven ile ilgili tek bilgim bir dönem Avrupa kupalarında adından söz ettiren PSV futbol takımıyla kısıtlıydı. Şanslıyım ki; bizim oğlanın evi de stadın bir kilometrelik uzaklıktaymış meğer, stadı görme şansı da yakalamış oldum. Markete diye çıkıp kaybolunca bir anda karşımda stadı buldum ve açıkçası sevindim de.

Gezdiğim her ülkeyi, her şehri yazma gibi bir hedefim var ancak bu kez kaleme aldığım bu yazı bir gezi yazısından çok, evlatları Hollanda’da okumayı düşünen aileler için bir rehber olabilir. Daha da ötesinde aslında yerel yönetim idarecilerimiz ve ulaştırma hizmetlerinden mesul bakanlık için yol gösterici bilgiler içerecek diye düşünüyorum.

Eindhoven’ı adım adım gezerken almamız gereken dersler olduğunu düşünüp bu yazıyı kaleme alıyorum çünkü.

Bisikletlilerin hüküm sürdüğü şehir

Eindhoven tam bir bisiklet şehri. Bu alanda dünya sıralamasında 7’nciymiş. Burası 7’yse ilk 3’ü düşünemiyorum bile!

Belediye Başkanlarımız, ikide bir Brüksel, Strazburg’a filan değil de en azından bir kere bu şehre bir gitsin, Belediyeler Birliği bir organizasyon yapsın.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanımız sadece Türkiye’deki örneklerle kalmasın, bu gibi şehirlere de gidip gözlem yapmalı. Ufuklar açılmalı.

Gerektiği yerlerde yükselen, gerektiğinde modernleşen ama genelde şehrin dokusunu bozmayacak taş görünümlü binaların hakim olduğu Eindhoven’da tüm yollarda iki tekerlekli araçlar için ayrı şeritler var. İstisnasız tüm yollarda. Tek bir cadde görmedim, bisiklet yolu olmayan.

Öyle ki; şehirdeki bisiklet sayısı insan sayısının 4 katıymış, varın siz düşünün!

Caddelerdeki harika ağaçların yaprakları mevsim gereği sararıp dallarından düşüp yolları süslerken, siz de o yollarda pedal çevirmenin zevkine varıyorsunuz. İki ve üç tekerlekli bisikletler her yaştan insanın ulaşımında birinci seçenek!

Bu realiteye göre yapılmış özel bisikletler de dikkat çekici. Bebekleri taşıyabilmesi için bisikletlerinin önünde özel üretim bir çeşit sepet olan anneleri bisiklet üzerinde her an görebilmek mümkün.

Hatta küçük cc motosikletlerin de bisiklet yolunu kullanma zorunluluğu var ki, bu da trafikte sıfır keşmekeş demek.

İnsan görünce imreniyor.

Bisiklet buralarda ciddi iş; geceleyin arkada kırmızı, önde sarı (beyaz) ışığınız yoksa cezadan kaçabilmemiz mümkün değil.

Bununla da bitmiyor; gidiş ve geliş yönleri belirlenmiş kafanıza göre giderseniz yine ceza kapınızda demektir.

Erhürman: Küçük de olsa doğru adımlarla başlamak çok önemli, hataya yer yok
Erhürman: Küçük de olsa doğru adımlarla başlamak çok önemli, hataya yer yok
İçeriği Görüntüle

Bence eksik bıraktıkları bir kural var, hani belki birileri okur da Eindhoven Belediye Başkanına iletir. İletme kısmı elbette ‘şaka’. Ama o kadar yoğun bir bisiklet kullanımı var ki; bence mutlaka bisikletlerde ayna zorunlu olmalı. Zira elektrikli bisikletler ya da motosikletler bir anda yanınızdan müthiş bir hızla geçince afallıyorsunuz. Arkayı kontrol etmek şart, çünkü aynı anda binlerce bisiklet yollarda.

Düzen, kural, disiplin

Her şey o kadar düzenli ki; çöp tenekeleri tamamen kapalı, açılabilmesi için burada yaşayan her bireyde olması gereken kartları okutarak açılıyor. Hele bir çöpü dışarı atmaya yeltenin bakalım ne oluyor?

Trenlere binerken yine kart ya da banka kartınızı okutmanız gerekiyor ama hiçbir kontrol yok. Para vermeden geçeyim düşüncesi hakim değil… O nedenle kartı ‘did’letmeyen de yok. Çünkü aniden bir kontrol olursa herkes yiyeceği yüklü cezayı bildiğinden kurallara uyuyor.

İşte o zaman da karşınıza bir öğrenci için küçük, derli toplu, kurallarla bezenmiş, suçtan arınmış gönül rahatlığıyla evladınızı eğitime gönderebileceğiniz bir şehir çıkıyor.

Gençler için her ne kadar kurallı olsa da aslında eğlenceli de bir şehir Eindhoven. Küçük ama canlı bir merkezi var. Tren istasyonu ve yanı başındaki otobüs garı tam merkezde. Yürüme mesafesindeki “Barlar sokağı” özellikle hafta sonlarında güzel eğlence sunulan mekanlarla dolu.

En büyük sıkıntı barınma

Elbette bu kadar avantaja rağmen sıkıntılar da yok değil. Örneğin ‘coffee shop’ diye geçen uyuşturucu satış noktaları… Eğer tütüne eğilimi olan gençler kendilerini bilmezse, kontrol edemezse bu durum sıkıntı yaratabilir. Bu durum Hollanda’nın geneli için geçerli maalesef.

Hazır dezavantajlardan açılmışken en büyük sorunun barınma olduğunu da eklemem şart. Bu konuyu belli ki hiç planlamamışlar. Binlerce öğrenciye ev sahipliği yapan şehirde yurt kapasiteleri çok yetersiz. Ev kiralamak istediğinizde ise bulabilmek çok mümkün değil. Şanslı olup bir ev bulabilmişseniz, devlet memuru değilseniz o evin kirasına sizin aldığınız maaş maalesef yetmez.

Şehri yaşamaya devam edeceksek, güzel bir şehir merkezi olduğunu eklemeliyim Eindhoven’ın. Şehir içi bisiklet dışında otobüs opsiyonu var ancak dediğim gibi bisikletle her noktaya güvenle ulaşabildiğiniz için trene filan ihtiyaç duymuyorsunuz. Geniş bisiklet yollarıyla halkı adeta sağlıklı yaşama teşvik ediyorlar. Bizde 60’lı yaşlarda emekliliğini torunlara yemek yapmakla geçirirken analarımız Eindhoven’da o yaşlarda bisikletlerin üzerinde zinde bir fiziki yapıyla günleri geçiriyorlar.

Hollanda geneli olduğu gibi Eindhoven da pahalı bir şehir. Yemek, kahve gibi temel ihtiyaçlar bizim gibi TL kullananları elbette zorlayabilir.

Her yerde olduğu gibi Eindhoven’da da pazar yerleri kuruluyor. Burada nispeten ucuz ürünler alınabilir, özellikle de peynir.. Hollanda’nın en önemli üretim malı olan peynirin yüzlerde çeşidini bulabilmek mümkün. Lezzet zaten tescilli, benim yazmama gerek yok.

Eindhoven’ın biraz dışına çıkarsanız göl ve park güzelliğini de yaşayabiliyorsunuz. Gözünüzün alabildiği yemyeşil parklar…

Mühendislerin yetiştiği şehir

Sanatsal yönü de güçlü bir şehir Eindhoven. Müze ve galeriler meraklıları için biçilmiş kaftan.

Eindohoven bir mühendislik şehri aynı zamanda. Bünyesinde barındırdığı iki üniversite de mühendislik bölümleriyle ün yapmış üniversiteler. Bunun da ana nedeni bir dönem dünyaya teknoloji anlamında damga vuran Philips markasının bu şehirde doğmuş olması. Dünyanın tanıdığı PSV futbol takımı da zaten Philips’in sponsorluğunda yaşıyor.

Resmi dili Flemenkçe olsa da herkes İngilizce biliyor, konuşuyor. İletişim açısından hiçbir sorun yaşamıyorsunuz.

Eindhoven ıslak bir şehir. Kış aylarında güneşi görebilmek pek mümkün değil. Bulutlarla kapalı bu şehirde her an yağmur yağacak gibi. O nedenle hazırlıklı olmak şart. Yerler her zaman ıslak. Bildiğimiz şiddetli yağmur yağmasa da bizim halk arasında “aptal ıslatan” tarzı dediğimiz yağmura her an an yakalanabilirsiniz.

Bu konuda gerekli hazırlığınız (şemsiye, yağmurluk gibi) varsa, bunu da bir sorun olarak görmenize gerek yok.

Atla trene Avrupa’yı gez

Hollanda özelinde hatta Avrupa genelinde demir yolu ulaşımına ciddi yatırım yapılmış durumda. Hollanda’da herhangi bir şehirde yaşadığınız zaman şehirler arasında birkaç saatlik yolculuk yaparak günü birlik birçok farklı şehir hatta ülke görmeniz mümkün..

Örneğin Eindhoven Hollanda’nın güneyinde, Almanya ve Belçika ile komşu. Yine birkaç saate Belçika’ya ya da Almanya’ya ulaşıp farklı ülkeleri gezip gece evinize dönebilmeniz mümkün. Hem ucuz hem de doyurucu bir seyahat programı hazırlayabilirsiniz.

Biz de oğlanla bu çerçevede bir günümüzü Hollanda’nın hayran kaldığım şehri Rotterdam’da, bir günümüzü de Avrupa’nın elmas başkenti Belçika’nın Antwerp şehrinde geçirdik. Her iki şehir için de ayrı bir yazı şart.

Özetleyecek olursak; yasal uyuşturucu satışına rağmen, suçun neredeyse sadece bisiklet çalmakla sınırlı olduğu, kurallı, kış aylarında sürekli ıslak, insanların birbirine ve çevreye saygılı olduğu güzel ve küçük bir şehir Eindhoven.