Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda, 64 milyar 590 milyon 394 bin TL’lik Maliye Bakanlığı bütçesi görüşülüyor.
Bütçe üzerine ilk sözü Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Sıla Usar İncirli aldı.
- İncirli
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Sıla Usar İncirli, bütçe görüşmelerinin tamamlanmasının ardından hükümetin ülkede her şey yolundaymış gibi bir algı yaratmaya çalıştığını belirterek, “Sanki memleketin altı üstüne gelmemiş, hiçbir sorun yokmuş gibi bir hava yaratılıyor.” dedi.
Yaptığı konuşmanın yalnızca Cumhuriyet Meclisi’ne değil, Kıbrıs Türk halkının tüm kesimlerine hitap ettiğini belirten İncirli; sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek kuruluşları, ekonomik örgütler ve tüm siyasi partilerin konuşmasının muhatabı olduğunu ifade etti.
İncirli, 2026 yılına 26 milyar TL bütçe açığına ek olarak yaklaşık 10 milyar TL’lik borç faizi yüküyle girildiğini belirterek, ülkenin ciddi bir ekonomik çıkmazla karşı karşıya olduğunu savundu.
“Bu bütçe bir sonuçtur, asıl nedenlere bakmak gerekir.” diyen İncirli, ortaya çıkan ekonomik tablonun hükümet politikalarının sonucu olduğunu ileri sürdü.
Nüfus politikalarına da değinen İncirli, ülkede iki yönlü bir sorun yaşandığını belirterek, düzensiz göçün arttığını, buna karşılık gençlerin ülkeyi terk ettiğini söyledi.
Ekonomik ve sosyal krizin özellikle gençlerin yurt dışına göç etmesine yol açtığını kaydeden İncirli, bunun ülkenin geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti.
İncirli, hükümeti “yolsuzluk, rüşvet ve kayırmacılıkla” suçlayarak, kamu ihaleleri ve alımlarında hukuk dışı uygulamalar yapıldığını söyledi.
Kamu kaynaklarının kapalı kapılar ardında, şeffaflıktan uzak biçimde çıkar grupları arasında paylaştırıldığını savunan İncirli, “Asıl sorun bütçeden çok daha derin ve yapısaldır.” dedi.
Ekonomik istikrarsızlığın yanı sıra ciddi bir sosyal istikrarsızlık yaşandığını ifade eden İncirli, imzalanan protokol ve sözleşmelerin yeterince tartışılmadan Meclis’ten geçirildiğini belirtti.
Cumhuriyet Meclisi’nin temel sorumluluğunun toplumsal faydayı gözetmek olduğunu vurgulayan İncirli, Meclis’in bu sorumluluğu yerine getiremediğini savundu.
- “Toplumsal hareket ve erken seçim çağrısı yapacağız”
İncirli, bütçenin kabul edilmesinin ardından her şeyin normalleşeceği yönünde bir beklenti içine girilmemesi gerektiğini belirterek, çok ciddi bir toplumsal hareketlenme, protesto ve erken genel seçim çağrısı yapacaklarını söyledi.
Bu çağrının sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri, ekonomik örgütler ve toplumun tüm kesimlerine yönelik olduğunu ifade eden İncirli, “Bu memleketi kötü yönetimden ve geleceğini karartan anlayıştan kurtarma zamanı gelmiştir.” dedi.
Hükümetin uygulamalarına ilişkin örnekleri tek tek sıralamak istemediklerini kaydeden İncirli, ihalesiz alımlar, hukuka aykırı ihaleler ve kamu kaynaklarının usulsüz kullanımıyla ilgili çok sayıda örnek bulunduğunu söyledi.
İncirli, bu uygulamaların Sayıştay raporlarına da yansıdığını belirtti.
Sayıştay denetim raporlarına değinen İncirli, Ercan Havalimanı’nın işletme hakkına sahip şirketin, sözleşme kapsamında ödemesi gereken ciro paylaşım bedellerine ilişkin 59 milyon euro tutarındaki mali yükümlülüğün gündeme geldiğini anımsattı.
Mevcut anlayışın sürmesi halinde ülkede ne ekonomik ne de sosyal anlamda güvenli bir yapıdan söz edilemeyeceğini söyleyen İncirli, CTP grubu adına erken genel seçim çalışmalarının derhal yoğunlaştırılması çağrısında bulundu.
İncirli, “Hükümette kaldığınız her gün bu memlekete daha fazla zarar veriyorsunuz. Artık her şeyin normalmiş gibi devam edebileceği bir ortam çoktan ortadan kalkmıştır.” dedi.
- Talat
Ardından CTP Milletvekili Ongun Talat söz alarak Sayıştay raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Raporda yer alan tespitlerin yeterince dikkate alınmadığını söyleyen Talat, Maliye Bakanı’na hitaben, raporda ortaya konan bulguların farkında olunup olunmadığını sordu.
Ercan Havalimanı’na ilişkin sözleşmeye değinen Talat, ek sözleşme kapsamında yapılan düzenlemelerin Sayıştay tarafından ayrıntılı biçimde incelendiğini belirtti.
Talat, işletmeci şirketin devlete ödemesi gereken ciro paylarının tahsil edilme biçiminin denetlendiğini ve bu süreçte devlete 59 milyon euro tutarında ek mali yük doğduğunun raporda yer aldığını söyledi.
Sayıştay raporunda çok sayıda mevzuata aykırılık tespit edildiğini de aktaran Talat, bu aykırılıkların şahsi mali sorumluluk doğurduğunun raporda açıkça ifade edildiğini kaydetti.
Talat, Sayıştay’ın, yapılan ödemenin kamu yararına olduğuna dair herhangi bir belge veya teknik gerekçenin ortaya konulamadığını tespit ettiğini belirterek, bu nedenle kamu yararının ispatlanamadığının raporda açıkça yer aldığını söyledi.
Denetim yetkilerinin kullanılmadığını ve sorumluluk gerektiren işlemlerin yapılmadığını ifade eden Talat, sürecin mutlaka sorgulanması gerektiğini belirtti, ilgili şirketin hükümet tarafından korunduğunu savundu.
- Toros
CTP Milletvekili Fikri Toros ise, 2026 yılı bütçesinin 2025’e kıyasla gelir ve giderlerde yaklaşık yüzde 40 artış öngörüsüyle hazırlandığını belirtti.
Toros, bütçe açığının bütçenin yaklaşık yüzde 13’üne ulaştığını ve bunun tarihi rekor düzeyde bir açık olduğunu söyledi.
Gelir–gider dengesinin sürdürülebilir olmadığını ifade eden Toros, devletin iflas etmeyeceğini ancak bu bütçeyle ya yatırımların yapılamayacağını ya da vergi veren halka gerekli hizmetlerin sunulamayacağını dile getirdi.
Bütçenin ekonomi, sağlık, eğitim, enerji, tarım, sanayi ve ticaret gibi temel alanlardaki sorunlara çözüm üretmekten uzak olduğunu savunan Toros, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmamasını da eleştirdi.
Tasarruf ilkesine uyulmadığını belirten Toros, “popülist ve savurgan" bir anlayışın benimsendiğini, bunun da bütçe açığının rekor seviyeye çıkmasında etkili olduğunu kaydetti.
Bu koşullarda gerekli yatırımların yapılamadığını, sağlık, eğitim ve tarım başta olmak üzere birçok alanda sorunların kronikleştiğini dile getiren Toros, bütçe gelirlerini artırmaya yönelik somut bir yaklaşım görülmediğini de sözlerine ekledi.
CTP’nin demokrasi, insan hakları, yoksullukla mücadele ve adil gelir dağılımını esas aldığını ifade eden Toros, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde mali sürdürülebilirliğin zorunlu olduğunu belirtti.
Toros, Kıbrıs Türk ekonomisinde bütünlüklü bir kalkınma vizyonu ortaya konulmadığı sürece halkın hak ettiği sosyal ve ekonomik düzeye ulaşılamayacağını söyledi.
Uzun süredir yaşanan yönetim zafiyeti ve istikrarsızlık nedeniyle uygulanmakta olan bir ekonomi politikası veya program bulunmadığını belirten Toros, bu durumun ekonomiyi kontrolsüz bir sürece sürüklediğini kaydetti.
Hükümet programında yer almasına rağmen bütçe açığını kapatmaya yönelik adımların atılmadığını savunan Toros, bunun bilinçli bir ihmal olduğunu ifade etti.
Toros, bütçe açığının kapatılabilmesi için kapsamlı bir vergi reformu yapılmasının, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasının ve gelirler artırılırken giderlerde de tasarrufa gidilmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.
Konuşmasının devamında hükümeti, “uluslararası” ya da “Avrupa” boyutu bulunan konularda isteksiz davranmakla suçlayan Toros, sigortacılık alanında yaşanan sıkıntılara da değindi.
Zorunlu Afet Sigortası’nın hâlâ hayata geçirilmemesine tepki gösteren Toros, ilgili bakanlık olan Maliye Bakanlığı’nın bu konuda herhangi bir somut karar almadığını ve adım atmadığını söyledi. Son yaşanan sel felaketinin kamu bütçesi üzerinde ciddi bir yük oluşturduğunu da belirtti.
Toros, yasa, bilim, sektör mutabakatı ve uluslararası örnekler bu kadar açıkken Maliye Bakanlığı’nın neden ısrarla bu alanlarda adım atmadığını ve sorumluluk almadığını sordu.
“Bu sistem sürdürülebilir değildir.” diyen Toros, sınırlı imkânlarla en uygun çözümlerin üretilebilmesi için mali uzmanlar ve ekonomistlerin katılımıyla, cesur bir siyasi iradeyle hareket edilmesinin acil olduğunu ve buna bugünden ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Toros, güven ve dayanışma odaklı bir diyalog ortamının oluşabilmesi için hükümeti bir an önce istifa etmeye ve iradesini yenilemeye davet etti.
- Uluçay
CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay da yapılan tartışmalar ışığında 2026 yılına ilişkin bakış açısının netleştiğini belirterek, 2026 bütçesi için yaklaşık 25 milyar 200 milyon TL açık öngörüldüğünü hatırlattı.
Uluçay, 2025 yılının sonunda ortaya çıkması beklenen bütçe açığının da bu tabloya eklenmesi halinde, 2026 yılında “açığın açığı” olarak nitelendirilebilecek çok daha ağır bir mali tabloyla karşı karşıya kalınacağını söyledi.
Maliye’nin izlemesi gereken politikaların enflasyonla mücadele ve mali disiplinin sağlanmasına odaklanması olduğunu vurgulayan Uluçay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin elindeki araçların sınırlı olduğuna dikkat çekti.
Para politikası araçlarını kullanamayan KKTC’nin, Türk lirası kullanımı nedeniyle ciddi yapısal kısıtlarla karşı karşıya olduğunu belirten Uluçay, döviz kurları ve küresel piyasalardaki dalgalanmaların ülke ekonomisini doğrudan etkilediğini kaydetti.
Bu çerçevede Türk lirasının KKTC ekonomisinde yarattığı ve yaratacağı etkilerin, olumlu ve olumsuz yönleriyle bütüncül biçimde değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Uluçay, mali politikaların bu gerçeklik dikkate alınarak şekillendirilmesinin zorunlu olduğunu söyledi.
Uluçay, Maliye’nin mali disiplin çerçevesinde harcamaları rasyonel biçimde yönetmesi gerektiğini belirterek; kapsamlı bir vergi reformunun yapılmasının, kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele edilmesinin, kamu harcamalarının etkinlik ve verimlilik esasına göre yeniden düzenlenmesinin ve bütçe açığını azaltıcı önlemlerin hayata geçirilmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
Yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara ilişkin kararların enflasyonla mücadeleyi desteklemesi, rekabet ortamının iyileştirilmesi ve verginin tabana yayılarak doğrudan vergi gelirlerinin artırılması gerektiğini de dile getiren Uluçay, dolaylı vergilerin halkın satın alma gücünü düşürdüğünü kaydetti.
İthal ve yerli ürünlerde artan girdi maliyetleri nedeniyle fiyatların istikrara kavuşamadığını ifade eden Uluçay, bu durumun market raflarında ucuzlama yerine fiyat artışlarına yol açtığını ve yoksulluğu derinleştirdiğini söyledi.
Uluçay, “Bütçe verilerini dikkate aldığımızda, önce hedefin gerçekçi biçimde belirlenmesi, ardından bu hedefe ulaşmak için doğru politikaların ortaya konması gerekir. Ancak bu anlayışın, mevcut bütçe verileri ışığında ortaya konmadığını değerlendiriyoruz.” dedi.
Uluçay konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Borç stokundaki artış ve 2026 bütçesinde öngörülen yaklaşık 6,5 milyar TL’lik faiz ödemeleri, ‘açığın açığı’ olarak nitelendirdiğimiz 2026 bütçesinde, bütçe açığının kalıcı hâle gelme riskini açık biçimde ortaya koymaktadır.”
Uluçay, ülkede aklanmak amacıyla gelen paraların tespit edilmesi ve bu paraların yarattığı olumsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğini söyledi.
Kaynağı belirsiz bu tür tutarların farklı sektörler aracılığıyla KKTC’ye girmesinin ciddi sorunlar yarattığını ifade eden Uluçay, 2026 yılı içinde bu alanda kapsamlı bir çalışma yapılmasının zorunlu olduğunu vurguladı.
Bu çerçevede Maliye Bakanlığı bünyesinde, Maliye Teftiş Kurulu başta olmak üzere ihtiyaç duyulması hâlinde genişletilebilecek bir komite aracılığıyla daha kapsamlı çalışmalar yapılmasının gerekli olduğunu dile getiren Uluçay, meselenin yalnızca kayıt altına almaktan ibaret olmadığını belirtti.
- Berova
Bu sırada Maliye Bakanı Özdemir Berova, yerinden söz alarak denetleyici konumda bulunan ilgili dairelerin güçlendirilmesine yönelik adımlar atıldığını söyledi.
Berova, eksikliklerin giderilmesi amacıyla gerekli kadro ve teşkilat çalışmalarının yapıldığını, bu kapsamda bazı pozisyonlar için Başbakanlık aracılığıyla Kamu Hizmeti Komisyonu’na yönlendirmelerin planlandığını kaydetti.
Bu alana ilişkin farkındalık ve iradenin bulunduğunu vurgulayan Berova, ileriki yıllarda söz konusu dairenin daha etkin ve fiilî şekilde çalışmasıyla somut ve etkili sonuçlar alınacağına inandığını ifade etti.
Berova ayrıca, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesine yönelik ilgili teşkilat yasasının Meclis’ten oy birliğiyle geçirildiğini hatırlattı.
Mülkiyet konusuna da değinen Uluçay, Fransa’da gözaltına alınan bir kişinin Güney Kıbrıs’a iadesine ilişkin davada Fransız mahkemesinin iade talebini reddettiğini, kararın Güney Kıbrıs’ın KKTC sınırları içindeki olaylar üzerinde yargı yetkisi bulunmadığı değerlendirmesine dayandığını söyledi.
Uluçay, KKTC’de inşaat ve mülkiyet sektörlerinin ekonomi açısından önemine dikkat çekerek, bu alandaki hukuki gelişmelerin yakından izlenmesi gerektiğini vurguladı ve mülkiyetle ilgili sorunlar yaşayan kişilere hukuki ve mali destek sağlayacak bir çalışma grubu ya da merkez kurulması çağrısında bulundu.
- Şahiner
Bütçe üzerine söz alan CTP Milletvekili Salahi Şahiner ise, Maliye’nin mevcut durumu nedeniyle daha olumlu değerlendirmeler yapmayı arzu ettiklerini ancak 2026 yılı için son derece ağır bir mali tabloyla karşı karşıya olunduğunu söyledi.
Açıklamaların iyimser bir tablo çizdiğini, buna karşın verilerin günü kurtarmaya odaklanan ve geleceği tüketen bir mali anlayışı ortaya koyduğunu belirten Şahiner, 2026 öngörülerinin hükümetin mevcut tabloyu yönetmek yerine “enkaz devretmeye” hazırlandığını gösterdiğini savundu.
Şahiner, “Tarihimizde ilk kez bir Maliye Bakanı’nın en büyük beklentisinin bu görevden en kısa sürede alınmak hâline geldiğini görüyoruz. Bu durum, gelinen noktanın vahametini açıkça ortaya koymaktadır.” dedi.
Ongun Talat’ın Meclis’te paylaştığı Sayıştay raporuna da değinen Şahiner, Ek Sözleşme 5 kapsamında Emrullah Turanlı’ya 59 milyon euronun “bağışlanmasına” ilişkin raporun hükümet açısından son derece ağır bir belge olduğunu belirterek, “Hükümet için tam anlamıyla bir tokat niteliğindedir.” ifadelerini kullandı.
Şahiner, söz konusu belgelerin Ercan Havalimanı’nın devlete çalışır vaziyette teslim süresinin Ek Sözleşme 5 ile uzatıldığını ortaya koyduğunu, bunun da ciddi bir kamu zararı doğurduğunu söyledi.
Ek sözleşmenin 13 Temmuz’da imzalandığını, buna rağmen hükümetin kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptığını dile getiren Şahiner, Ankara’da Maliye, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinin imzasıyla yapılan mutabakatlara dikkat çekti.
Faiz giderlerine ilişkin rakamları da paylaşan Şahiner, 2025 bütçesinde 1 milyar TL olarak öngörülen faiz giderinin gerçekleşmede 3 milyar TL’ye çıktığını belirterek, 2026 bütçesinde öngörülen 6,5 milyar TL’lik faiz giderinin ise çok daha yüksek rakamlara ulaşabileceği uyarısında bulundu.
Hükümetin gelir yaratma adına attığı adımlara da değinen Şahiner, 2 Aralık tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan müşterek bahis düzenlemesini eleştirdi.
Bakanlar Kurulu’nun 2026 yılına ilişkin müşterek bahis kayıt ve koşullarını onayladığını anımsatan Şahiner, bunu “denize düşenin yılana sarılması” olarak nitelendirdi ve mali tablonun “batık bir gemiye” dönüştüğünü söyledi.
Türkiye ve KKTC’nin geçmişte kara paranın aklanması konusunda büyük hassasiyet gösterdiğini hatırlatan Şahiner, gelir elde etmek amacıyla bu tür düzenlemelere gidilmesinin ciddi bir tutarsızlık yarattığını ifade etti.
Sanal Bahis Yasa Tasarısı'nın komitede ele alındığını da belirten Şahiner, yapılan değerlendirmelerde yurt dışına bahis oynatılmasının ciddi hukuki ve cezai riskler doğuracağı yönünde uyarılar yapıldığını söyledi.
Merkez Bankası, Bankalar Birliği ve MASAK’ın görüşlerine işaret eden Şahiner, bu faaliyetlerin birçok ülkede yasa dışı kabul edildiğini ve para transferlerinin suç geliri kapsamında değerlendirileceğini kaydetti.
Şahiner, bu nedenle sanal bahislerden elde edilen gelirlerin bankacılık sistemi üzerinden ülkeye getirilemeyeceği sonucuna varıldığını ve Maliye Komitesi olarak konunun kapatıldığını ifade etti.
Şahiner, kamusal hizmetlerdeki yetersizlik ve aksamaların Kıbrıs Türk halkına milyarlarca liralık ek yük getirdiğini söyledi.
Kamusal eğitimin yetersizliği nedeniyle ailelerin zorunlu olarak özel okullara yöneldiğini belirten Şahiner, bunun ailelerin cebinden yaklaşık 5 milyar TL çıkması anlamına geldiğini kaydetti. Şahiner, kamusal eğitimin güçlendirilmiş olması halinde bu kaynağın ekonomiye daha dengeli biçimde dağılacağını ifade etti.
Merkezi İhale Komisyonu’nda geçmiş dönemde yaşananların konuşmaktan dahi utanç verici olduğunu dile getiren Şahiner, buna karşın Komisyonun başına yapılan son atamayla toplumu ve hatta kendi partilerini dahi şaşırtan olumlu bir tercih yapıldığını söyledi.
İhalelerin çoğu zaman yalnızca idari ve teknik şartnamelerle Merkezi İhale Komisyonu’na gönderildiğini belirten Şahiner, bazı teknik şartnamelerin belli şirketleri işaret edecek şekilde hazırlandığını savundu.
Şahiner, konuşmasını; 2026 yılı boyunca kamunun ve halkın uğrayacağı zararın, hükümetin görevde kaldığı her gün için yaklaşık 100 milyon TL olduğunu savunarak, bu nedenle erken seçim çağrılarını çok daha yüksek ve sert bir tonda sürdüreceklerini belirterek sonlandırdı.