Lefkoşa Concorde Otel’de yer alan panele, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, bazı bakanlar, kurum, kuruluş temsilcileri, akademisyenler, gazeteciler ve diğer yetkililer katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan panelde video gösterimi ve açılış konuşmaları yapıldı.

Cumhurbaşkanı Tatar ve Büyükelçi Başçeri’nin açılış konuşmasını yaptığı panelde, TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un video mesajı da gösterildi.

Katılımcılar panel öncesinde, “Zulüm ve Zafer Arasında: Kıbrıs’ın Türk Yüzü” adlı fotoğraf sergisini de gezdi.

-Başçeri: “KKTC’nin uluslararası toplumda hak ettiği saygın konumunun ivedilikle tescili BMGK ve uluslararası toplumun Kıbrıs Türkü’ne borcudur”

TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, TC İletişim Başkanlığı ve Büyükelçilik İletişim Müşavirliği başta olmak üzere panelin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.

Panelde, Kıbrıs meselesinin tarihine ve geleceğine ışık tutacak tartışmaların yapılacağını ifade eden Başçeri, panelin, bugünkü politikanın nasıl ve niçin oluştuğunu gözler önüne sereceğini ve bu alanda araştıran, düşünen herkesin çalışmalarına önemli katkı sağlayacağını belirtti.

“Adada Barış Gücü 1964’te tesis edilmiş olsa da adadaki barış ancak 1974’te tesis edilebilmiştir” diyen Başçeri, 1974 Mutlu Barış Harekatı’ndan sonra adada barış ve sükûnetin hakim olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden 51 yıl, Rumların 1960 ortaklık devletini gasp etmesi sonucunda Kıbrıs meselesinin ortaya çıkmasının üzerinden ise 62 yıl geçtiğini dile getiren Başçeri, şöyle devam etti:

“Geçen yıllar içerisinde çözüm odaklı tüm süreçler nihai tahlilde Rum tarafınca başarısızlığa mahkum edilmiş ve ne yazık ki bu tutum başta AB olmak üzere uluslararası toplum tarafından görmezden gelinmiş hatta ödüllendirilmiştir.”

Birleşmiş Milletler (BM) eski Genel Sekreteri’nin adıyla anılan planı anılarında hatırlamadığını dile getiren Başçeri, “Burada yaşananları yazabilme cesaretini gösterememiştir” dedi.

Federasyon modelinin artık geçerliliğini tamamen yitirdiğini, bunun müsebbibinin de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğunu kaydeden Başçeri, “Kıbrıs Türkü’nün sabrı, tüketilmiş çözüm modelleri, sözde çözüm önerileri ve beyhude zaman kayıplarıyla daha fazla zorlanmamalıdır” diye konuştu.

TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Mayıs tarihinde adayı ziyaretinde, Cumhuriyet Yerleşkesinde yaptığı açılış konuşmasına işaret eden Başçeri, “Duruşumuzu çok net çizgilerle uluslararası toplumla ve kamuoyuyla paylaştı” diyerek, Erdoğan’ın konuşmasına şu ifadelerle hatırlattı:

“Rum yönetiminin geçmişte alenen reddettiği federasyon tezini bugün savunmasının tek sebebi Türk tarafını masaya hapsetmek ve Kıbrıs Türk halkının egemenlik haklarını gasp etmektir. İki devletli çözüm Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’nin ortak vizyonudur. Yeni bir müzakere süreci olacaksa iki toplum arasında değil, egemen eşitlik içinde iki devlet arasında yürütülecektir. Bundan böyle tek çözüm iki devletli çözümdür.”

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin himayelerinde gerçekleştirilen Kıbrıs konulu geniş formatlı gayrı resmi toplantıların, adada iyi komşuluk ilişkilerinin tesisi bakımından yararlı olacağını düşündüklerini söyleyen Başçeri, dürüstlük ve samimiyetine inandıkları Genel Sekreter’in çabalarına bu anlayışla katkı verdiklerini kaydetti.

-“İzolasyonlar artık bir insanlık suçuna dönüştü”

Amcaoğlu: Altyapı güçlendirme çalışmalarımıza devam! Amcaoğlu: Altyapı güçlendirme çalışmalarımıza devam!

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası toplumda hak ettiği saygın konumunun ivedilikle tescili BMGK ve uluslararası toplumun Kıbrıs Türkü’ne borcudur” vurgusu yapan Başçeri, Kıbrıs Türkü’nün 50 yılı aşkın süredir izolasyonlara maruz kaldığını ve bunun artık bir insanlık suçuna dönüştüğünü belirtti.

Bu insanlık suçunun sessiz ortakları olduğunu söyleyen Başçeri, “Uluslararası toplumun Kıbrıs Türk halkına başarısızlığı kanıtlanmış modelleri dayatarak, başarısızlığın savunucusu olmaya devam etmesi kabul edilemez” diye konuştu.

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı konuşmalarda, tarihi çağrılarda bulunduğunu kaydeden Başçeri, uluslararası toplumun buna kulak vermesi gerektiğinin altını çizdi.

KKTC’nin bugün Türk Devletleri Teşkilatı’na, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na gözlemci üye olduğunu hatırlatan Büyükelçi Başçeri, uluslararası üst düzey ziyaretler ve temasların arttığına dikkat çekti.

Başçeri, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler’in bu hafta Kazakistan’da düzenlenen TÜRKPA toplantısına katıldığını, Genel Kurul’da konuşma yaptığını ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev tarafından da kabul edilerek, en üst seviyede ağırlandığını kaydetti.

İki gündür bölgede sıcak olayların yaşandığına değinen Başçeri, dönüşümün, yalnızca uluslararası sistemdeki güç merkezlerinin yer değiştirmesiyle sınırlı kalmayacağı düşüncesini belirtti.

-“Karanlık bir gelecek tehdidi ile karşı karşıyayız”

Geleneksel tehdit algılarına her geçen gün yenilerinin eklendiğini, ülkeler arasındaki karşılıklı güvenin giderek zedelendiğini, hatta yok olduğunu söyleyen Başçeri, şöyle konuştu:

“Jeopolitik ve ideolojik bölünmeler artmaktadır. İstikrar bozulmakta, adaletsizlikler derinleşmekte, vicdanlar kanamaktadır. Kuralsızlığın, belirsizliğin ve başına buyrukluğun hakim olduğu, karanlık bir gelecek tehdidi ile karşı karşıyayız. Zira adil ve kalıcı temellere dayanmayan her düzen yıkılmaya mahkumdur. Bu nedenle, uluslararası düzlemde aklıselim ve adalete dayanan gerçekçi politikalara ve etkin diplomasiye her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır.”

“Bölgemiz güç çekişmelerinin değil, karşılıklı saygı ve işbirliğinin yeşerdiği, devletlerin birbirine tahakküm değil, barış ve diyalog eli uzattığı bir ortak geleceğin coğrafyası olmak zorunda” diyen Başçeri, Türkiye olarak, küresel düzeyde yaşanan kutuplaşma karşısında bölgesel sahiplenmeyi ve iş birliğini temel alan bir diplomasi anlayışını savunmaya devam ettiklerini belirtti.

Ali Murat Başçeri, bu vizyonun gerçekleşmesinin şartının bunun tüm aktörler tarafından benimsenmesi olduğunu vurguladı.

Adanın geleceğinin, adada iki ayrı halk ve iki ayrı devlet olduğunun tesciliyle, iki devletli bir çözüm üzerine tesis edilmesinin, küresel gelişmelerin dikte ettiği bir zorunluluk olduğunu söyleyen Başçeri, iki devletli çözüm dışında, adadaki Türk varlığının statüsünün, devlet statüsünün ve bağımsızlığının tescil edilmesi dışında bir seçenek kalmadığını belirtti.

TC Lefkoşa Büyükelçisi Başçeri konuşmasının sonunda, devlet sahibi olmanın nimetini ve kıymetini bilen Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ve devletin bekası ve güçlenmesi için çaba sarf eden herkesi minnetle andı.

Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi.

Cumhurbaşkanlığı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal’ın moderatörlüğündeki panelde, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zuhal Mert Uzuner, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Soyalp Tamçelik, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ve Yakındoğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Murat Tüzünkan panelist olarak yer aldı.